TERCAN ATILĞAN
Pirince Giderken Evdeki Bulguru Kaybetmek
Güncelleme : 2025-05-07 10:24:35Bu içerik 73 kez okundu.
Bu haftaki yazıma, Anadolu'nun derin yaşam tecrübelerinden süzülen bir atasözüyle başlamak istiyorum: “Pirince giderken evdeki bulgurdan olmak.” Bu söz, aslında sadece bireysel hatalar için değil, toplumsal ve siyasi davranışlarımızda da karşımıza çıkan evrensel bir uyarıdır. Daha büyük bir kazanç uğruna mevcut olanı riske atmak, çoğu zaman her şeyin kaybedilmesine neden olur. Özellikle siyaset sahnesinde, bu hatayı yapanların sayısı hiç de az değildir.
İktidarın Yıpranması ve Yerel Yöneticiler
İktidar partilerinin zamanla yıpranması, sadece merkezi yönetimde değil, yerel yönetimlerde de kendini göstermeye başlar. Seçmenin beklentileri büyür, sabrı azalır ve yerel yöneticiler üzerindeki baskı artar. Özellikle küçük yerleşim yerlerinde, belediye başkanları iktidar partisine mensupsa, bu yıpranma daha görünür olur. Çünkü seçmenle olan ilişki birebir ve doğrudandır. Vatandaş sabah bakkala giderken başkanı görebilir, pazarda karşılaşabilir, çocuğunu okula götürürken hizmetlerin eksikliğini doğrudan yaşayabilir.
Oy Verenin Değil, Oy Vermeyenin Gözüne Girmek
Ne yazık ki, bazı yerel yöneticiler, kendi partilerine oy vermemiş kitlelerin desteğini kazanmak adına, sınırlı olan yerel kaynakları bu gruplara yönlendirme yoluna gitmektedir. Bu, ilk bakışta siyasi açıdan stratejik bir hamle gibi görülebilir. Ancak burada gözden kaçan çok önemli bir nokta vardır: Kendi destek tabanının ihmal edilmesi.
Siyaset güvene dayanır. Oy veren seçmen, yalnızca bir partiye değil, o partinin temsilcisine de güvendiği için oy verir. Ancak seçmen, hizmetlerin kendisine değil de karşı gruba yöneldiğini gördüğünde, bu güven kırılır. Ve işte o zaman, “pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” deyimi gerçeğe dönüşür.
Siyasi Dengeler ve Adalet İlkesi
Bir belediye başkanının görevi yalnızca oy verenlere hizmet etmek değildir, elbette tüm halka adil ve şeffaf bir şekilde hizmet etmektir. Ancak burada önemli olan, bu adaleti sağlarken kendi seçmenini yabancılaştırmamak, kendisini oraya taşıyan iradeyi görmezden gelmemektir. Siyasi dengeyi kuramayan, adaleti gösterişe dönüştüren ya da bir grup üzerinden siyasi puan toplamaya çalışan yerel yöneticiler, sadece kendi koltuklarını değil, partilerinin geleceğini de riske atarlar.
..
Sonuç: Kaybedilen Güven, Kazanılan Hiçlik
Unutulmamalıdır ki siyasette en değerli sermaye güvendir. Bir kere kaybedildiğinde telafisi zordur. Hizmetin amacı halkı mutlu etmek değil, yalnızca bir sonraki seçimi kazanmak olduğunda, halk bunu çok iyi fark eder. O yüzden yerel yöneticiler, rotalarını belirlerken samimiyet, adalet ve vefa gibi değerleri pusula olarak kullanmalıdır.
Pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak için önce eldekinin kıymetini bilmek gerekir. Çünkü gerçek siyaset, seçim kazanmak değil, gönül kazanmakt