Bağımlılıkla Mücadelede
TERCAN ATILĞAN

Bağımlılıkla Mücadelede

Bu içerik 21 kez okundu.

Bağımlılıkla Mücadelede Yapısal Eksiklikler, Yasal Boşluklar ve Zorunlu Tedavinin Kaçınılmazlığı
Bağımlılıkla mücadele, günümüzde yalnızca bir sağlık sorunu değil; aynı zamanda toplumsal düzeni, kamu güvenliğini ve gelecek nesilleri doğrudan etkileyen çok boyutlu bir kriz alanıdır. Buna rağmen bu alanda yürütülen çalışmaların önemli bir kısmı, uygulamaya geçmeyen toplantılar, raporlar ve masa başı tartışmalarla sınırlı kalmaktadır. Yapılan beyin fırtınaları, düzenlenen çalıştaylar ve kamuoyuna verilen mesajlar, sahada karşılığı olmadığı sürece bağımlılıkla mücadelede gerçek bir dönüşüm yaratmamaktadır.
Sorunun temelinde, bağımlılıkla mücadelenin yanlış bir zeminde ele alınması yatmaktadır. Bağımlılık, çoğu zaman bireyin kişisel tercihi veya irade zayıflığı gibi değerlendirilmekte; çözüm de büyük ölçüde bağımlı bireyin “istemesine” bağlanmaktadır. Oysa bağımlılık, bireyin iradesini ortadan kaldıran, karar alma yetisini bozan ve kişinin kendi sağlığıyla ilgili rasyonel seçimler yapmasını engelleyen kronik bir hastalıktır. Böyle bir durumda tedaviyi bireyin insiyatifine bırakmak, sorunu çözümsüzlüğe mahkûm etmek anlamına gelmektedir.
Bağımlılığın Bireysel Değil Toplumsal Bir Sorun Oluşu
Bağımlılık yalnızca bağımlı bireyi etkilemez; ailesini, yakın çevresini, mahalleyi ve nihayetinde tüm toplumu etkiler. Aile içi huzursuzluklar, ekonomik kayıplar, suç oranlarındaki artış ve sağlık sistemine binen yük, bağımlılığın toplumsal maliyetlerinden yalnızca birkaçıdır. Buna rağmen bağımlılıkla mücadelede hâlâ bireysel iradeyi merkeze alan yaklaşımların baskın olması, sorunun toplumsal boyutunun göz ardı edildiğini göstermektedir.
Toplumun korunması ile bireyin iyileştirilmesi arasında bir tercih yapılması gerektiğinde, çoğu zaman her iki alan da ihmal edilmektedir. Bağımlı birey ne etkili bir tedavi sürecine alınmakta ne de toplum güvenliği açısından gerekli önlemler alınmaktadır. Bu ikili ihmal, bağımlılığı kronikleşen ve sokaklara geri dönen bireylerin sayısını her geçen gün artırmaktadır.
Yasal Altyapı Eksikliği ve Güvenlik Kuvvetlerinin Yalnız Bırakılması
Bağımlılıkla mücadelede en ciddi sorunlardan biri, güçlü ve bağlayıcı bir yasal altyapının bulunmamasıdır. Mevcut sistemde mücadele büyük ölçüde güvenlik kuvvetlerinin omuzlarına yüklenmiştir. Kolluk kuvvetleri, madde kullanımını ve madde ticaretini engellemek için sahada aktif rol almakta; ancak yakalanan bağımlılar, yasal boşluklar nedeniyle kısa sürede yeniden serbest kalmaktadır.
Bu durum, güvenlik kuvvetlerinin çabalarını etkisiz hâle getirmekte ve sahadaki motivasyonu da zedelemektedir. Bir bağımlı defalarca yakalanmasına rağmen tedavi altına alınmıyor ve toplum içine geri bırakılıyorsa, bu sadece bağımlının değil, sistemin de başarısızlığıdır. Güvenlik önlemleri, tedavi ve rehabilitasyon mekanizmalarıyla desteklenmediği sürece kalıcı bir sonuç üretmesi mümkün değildir.
Zorunlu Tedavi: Bir Baskı Değil, Bir Koruma Mekanizması
Zorunlu tedavi kavramı, çoğu zaman yanlış anlaşılmakta ve bireysel özgürlüklere müdahale olarak değerlendirilmektedir. Oysa bağımlılık söz konusu olduğunda zorunlu tedavi, bir cezalandırma yöntemi değil; hem bireyi hem de toplumu koruyan bir sağlık politikasıdır. İradesi zayıflamış, bağımlılığın esiri hâline gelmiş bir bireyin “özgür irade” ile karar verebileceğini varsaymak, bilimsel gerçeklerle örtüşmemektedir.
Mahkeme kararıyla uygulanacak zorunlu tedavi, bağımlının kendi zararına olan davranışlardan korunmasını sağlar. Aynı zamanda bağımlının, maddeye erişimin mümkün olmadığı kontrollü bir ortamda, profesyonel destekle iyileşme şansı bulmasına olanak tanır. Bu süreç, kısa vadeli bir müdahale değil; uzun vadeli ve sürdürülebilir bir rehabilitasyon a

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BELEDİYEDEN TALEP ETTİLER, ÇÖZÜM BULDULAR
BELEDİYEDEN TALEP ETTİLER, ÇÖZÜM BULDULAR
Çatı yangınında 8 araç ve 30 itfaiye personeli görev aldı
Çatı yangınında 8 araç ve 30 itfaiye personeli görev aldı